Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tuz Ve Su !!

Hintli bir yaşlı usta , çırağının sürekli her şeyden şikayet etmesinden bıkmıştı. Bir gün çırağını tuz almaya gönderdi. Yaşamındaki her şeyden mutsuz olan çırak döndüğünde, yaşlı usta ona , bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyledi.    Çırak , yaşlı adamın söylediğini yaptı ama içer içmez ağzındakileri tükütmeye başladı.   - " Tadı nasıl? " diye soran yaşlı adama öfkeyle :   -" Acı" diye cevap verdi. Usta kıkırdayarak çırağını kolundan tuttu ve dışarı çıkardı. Sessizce az ilerdeli gölün kıyısına götürdü ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesini söyledi. Söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarındaki akan suyu koluyla sileken aynı soruyu sordu:   - "Tadı nasıl ?"  " Ferahlatıcı" diye cevap verdi genç çırak.    -"Tuzun tadını aldın mı? " diye sordu yaşlı adam , "Hayır " diye cevapladı çırağı. Bunun üzerine yaşlı adam, suyun yanına diz çökmüş olan çırağının yanına oturdu ve şöyle dedi: ...

Babamı İstiyorum !!

Adam yorgun argın eve döndüğünde 5 yaşındaki çocuğunu kapının önünde beklerken buldu. Çocuk babasına ; "Baba bir saatte ne kadar para kazanıyorsun" diye sordu... Zaten yorgun gelen adam; "Bu senin işin değil" diye cevap verdi. Bunun üzerine çocuk " Babacım lütfen, bilmek istiyorum" diye üsteledi. Adam " İlla da bilmek istiyorsan 20 tl " diye cevap verdi. Bunun üzerine çocuk "Peki bana 10 tl borç verir misin?" diye sordu.         Adam iyice sinirlenip ;  " Beni senin saçma oyuncaklarına veya benzeri şeylerine ayıracak param yok. Hadi , derhal git ve kapını kapat " dedi. Çocuk sessizce odasına çıkıp kapısını kapattı. Adam sinirli sinirli "Bu çocuk nasıl böyle şeylere cesaret eder. "diye düşündü. Aradan bir saat geçtikçen sonra adam biraz daha sakinleşti ve çocuğun parayı neden istediğini bile sormadığını düşündü, " Belki de gerçekten lazımdı ... "     Yukarı çocuğun odasına çıktı ve kapıyı açtı... Yatağın...

Sonsuzluğa Dair !!

"Geriye dönüp hayatınıza baktığınızda, gerçekten yaşadığınız anlar, sevgiyi ruhunuzda hissettiğiniz anlardır."                                                                             Henry Drummond    Gece karanlıkta gördüğü gölgeye aşık olmuştu, peşi sıra koşmuştu... ama o her koştuğunda gölge'de önünde kaçıp gidiyordu... Devamlı uzaklaşıyordu... Onu yakalamak için daha hızlı koşmaya başladı...       Güneş yavaştan kendini göstermeye başlamıştı, fakat genç hala yetişememişti gölgeye!       Ve birden kaybediverdi onu, güneş doğmuş ve gölgesi yok olmuş gidivermişti, aynı gökkuşağı gibi, aynı yağmur gibi... Her gece gölgesini kovalamak çocukta bilinmez bir arzu, istek haline gelmişti... Bir mutlaka yakalayacak, ona sarılacaktı... Her gece binbir telaşl...

TİTANİK'DE ÖLÜM AYIRANA DEK

   "Aşkın gizemi, ölümün gizeminden daha büyüktür."                                                                          O. Wilde     Sevgililerin çoğu hiç ayrılmak istemez. Yaşarken ve öldükten sonra hep birlikte olmak ister. Ben yine de şimdiye kadar sadakati ve bağlılığı bayan Isidor Straus'un seviyesine ulaşmış birini daha tanımadım. 1912 yılındayız. Bayan Straus ve kocası, o talihsiz yolculuk sırasında Titanik'teki yolcular arasındadır. Kadınlardan çoğu geminin içinde boğulmamasına rağmen Bayan Straus basit bir nedenle boğulur: Çünkü kocasını bırakmak istemez.Bayan Straus' un kazadan kurtulan hizmetkarı Mabel Bird kurtulduktan sonra şu öyküyü anlatmıştır: "Titanik batmaya başlayınca, panik olan kadınlar ve çocuklar kurtarma botlarına indirildiler. Bay ve Bayan Straus o ...

ANNE SEVGİSİ !!

Resim
"Kelimelerle anlatılamayan ve karşılıksız sevgiyi tarif et desen bana, herhalde sadece " anne " derdim."                                                                                            Anonim    " Bebeğimi görebilir miyim?" dedi yeni anne.Kucağına yumuşak bir bohça verildi ve mutlu anne, bebeğinin minik yüzünü görmek için kundağı açtı ve şaşkınlıktan adeta nutku tutuldu! Anne ve bebeğini seyreden doktor hızla arkasını döndü ve camdan bakmaya başladı. Bebeğin kulakları yoktu... Muayenelerde, bebeğin duyma yetisinin etkilenmediği, sadece görünüşü bozan bir kulak yoksunluğu olduğu anlaşıldı. Aradan yıllar geçti, çocuk büyüdü ve okula başladı. Bir gün okul dönüşü eve koşarak geldi ve kendisini annesinin kollarına attı. Hıçkırıyordu. Bu onun...

HÜZÜNLÜ BİR AŞK !!

Resim
                                              "Hakiki aşk ıstırap çeker ve sessizdir."                                                                               Oscar Wilde        Onca yıldır birlikte okudukları halde , lisenin mezuniyet balosunda ilk defa konuştular. Öyle büyüleyici bir güzelliği vardı ki Eda 'nın , Demir konuştuklarına konsantre olamakta güçlük çekiyordu. Okulda gördüğünde de her zaman başını döndürmüştü bu kız. Alımlı, asil, gururlu bir duruşu vardı. Kumral teni, dümdüz saçları, yosun yeşili gözleri, düz ve hafif kalkık, ince bir burnu, pembe dolgun dudakları ona masum, çocuksu ve aynı zamanda müthiş dişi bir hava veriyordu. Boyu or...

Altın Renkli Kutu !!

Yıllar , yıllar önce fakir bir aile varmış ;kıt kanaat geçinen ve üç kişiden oluşan bir aile.  Bir gün evin bahçesinde kızın altın renkli pahalı bir kağıtla bir kutuyu kapladığını gören baba, kızına çok sinirlenmiş : " Utanmıyor musun zorlukla kazandığım paraları böyle kağıtlara harcamaya ?" Kız ağlarken baba oradan uzaklaşmış.    Ertesi gün kız altın kaplı kutuyu babasına getirmiş ve " Baba bu senin için hazırladığım hediyeydi." dediğinde, baba dün ki davranışı için üzülmüş. Kızını kucağına almış, saçını okşamış ve teşekkür etmiş. Ne olduğunu anlamadan kızına sinirlendiği için hata ettiğini düşünmüş. Kutuyu açtığında , kutunun boş olduğunu görünce daha da sinirlenerek "Böyle hediye mi olur ? Sen benimle alay mı ediyorsun ? Bu kutu boş! " diyerek kızına bağırmış. Kızın gözlerinde yaşlar birikmiş : "Baba o kutu boş değil ki! Dün gece sabaha kadar uyumadan ve içine öpücüklerimi üfledim. İçinde senin için yüzlerce öpücük var! " demiş. Baba allak...

Küçük Bir Yanlış Anlaşılma !!

  Yıllar önce hastanede çalışırken ağır hasta bir kız getirdiler. Tek yaşam şansı beş yaşındaki kardeşinden acil kan nakli idi. Küçük oğlan aynı hastalıktan mucizevi şekilde kurtulmuş ve kanında o hastalığın mikroplarını yok eden bağışıklık oluşmuştu. Doktor durumu beş yaşındaki oğlana anlattı ve ablasına kan verip vermeyeceğini sordu. Küçük çocuk bir an duraksadı. Sonra derin bir nefes aldı ve "Eğer kurtulacaksa veririm kanımı. " dedi. Kan nakli ilerlerken ablasının gözlerinin içine bakıyor ve gülümsüyordu. Kızın yanaklarına yeniden renk gelmeye başlamıştı ; ama küçük çocuğun yüzüde giderek soluyordu. Gülümsemesi de yok oldu. Titreyen bir sesle doktora sordu : "Hemen mi öleceğim ?" Küçük , doktoru yanlış anlamış, ablasına vücudundaki bütün kanı verip öleceğini sanmış, buan rağmen kanını vermişti.

Mücadele !!

  Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılara yükselmeye başlamış.Yağmurların ve güneşin etkisiyle  müthiş hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacıyla aynı boya gelmiş.    Bir gn dayanamayıp sormuş kavağa: - "Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç? " - "On yılda " demiş kavak. "On yıl mı?" diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak. " Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak!" -"Doğru " demiş ağaç "Doğru "    Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgarları başladığında kabak önce üşümeye sonra yapraklarını düşürmeye , soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış.  Sormuş endişeyle kavağa : - "Neler oluyor bana ağaç ? " - "Ölüyorsun. " demiş kavak. -"Niçin ?" - " Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için. " demiş.

AN'LAR

Eğer yeniden başlayabilseydim hayata, İkincisinde daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmaz, Sırt üstü yatardım. Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar. Çok az şeyi ciddiyetle yapardım. Elbette mutlu anlarım oldu ama, Yeniden başlayabilseydim eğer Yalnız mutlu anlarım olurdu. Farkında mısınız bilmem, yaşam budur zaten : Anlar, sadece anlar... Siz de Anı yaşayın Eğer yeniden başlayabilseydim, İlkbaharda ayakkabılarımı fırlatıp atardım. Ve sonbahar bitene kadar Yürürdün çıplak ayaklarla. Bilinmeyen yollar keşfeder, Güneşin tadına varır , çocuklarla oynardım. Bir şansım daha olsaydı eğer ... Ama işte 85' indeyim Ve biliyorum Ölüyorum ...                                          Jorge Lois Borges

Down Sendromlu Adamın Hikayesi

   Dilara  süper market çalışanlarına hitap ettikten yaklaşık üç ay sonra bir akşamüstü telefonu çaldı. Arayan kişi adının  Utku olduğunu ve marketlerden birinin kasasında müşterilerin torbalarını doldurmalarına yardım ettiğini söyledi. Ayrıca Down sendromu olduğunu belirtti ve "Dilara anlattıkların hoşuma gitti! " dedi. Utku, Dilara 'nın konuşma yaptığı günün gecesi eve gittiğinde babasından kendine bilgisayar kullanmayı öğretmesini istemişti. Bilgisayarda, babasıyla birlikte üç sütunlu bir tablo yaptılar. Şimdi her akşam eve gittiğinde bir  "günün sözü " buluyor. Bulamadığı zamanda bir tane  " Uyduruyor! " Sonra bu sözü bilgisayarda yazıyor , birkaç tane çıktı alıyor , onları kesiyor ve her birinin arkasına ismini yazıyor . Ertesi gün müşterilerin torbalarını zevkle doldururken her birinin torbasına günün  sözünden bir tane koyuyor ve böylece yaptığı işe içten, eğlenceli ve yaratıcı bir biçimde imzasını atıyor.     Bu konuşmadan bir ay so...

Alışkanlıklar Üzerine !!

     Sizce ilerlemeniz önündeki en önemli engel nedir ?      KENDİNİZ !     Alışkanlıklarınız, önünüzdeki en önemli engeldir. Hayatınız bir süre sonra bir rutin yaratır, bir türlü dışına çıkamazsanız.        Bir grup tırtılı boş bir saksının üstüne yerleştirmişler ve önlerine yiyecek koymuşlar. Tırtıllar dönerek yemeye başlamış. Bir süre sonra, tırtılları saksının üstünden aşağı indirmişler, yiyecekler saksıyla aynı büyüklükte bir daire şeklinde koymaya devam etmişler, tırtıllar dönerek yemeye devam etmiş. Daha sonra yiyecekleri, tırtılların alışmış oldukları çemberin 1- 2 santim dışına koymuşlar; tırtıllar ölmüş.      Önünüzdeki en büyük engel alışkanlıklarınızdır.     Amos parrish " Alışkanlık anahtarı kaybolmuş bir kelepçedir." der.      Japonya 'da çok yoğun çalışan yöneticiler bazen, gidiyor ve bir yıl ayakkabı boyacılığı gibi bir yapıyor; bir yıl sonra işlerinin başına ...

Benlik Üzerine !!

    Şimdi lütfen elinize bir kağıt alın.     Hayatta en değer verdiğiniz üç şeyi alt alta yazın :    1 -       2 -    3 -    Ben ilk sıraya yazdığım maddeyi söylemek istiyorum : BEN!ü    Kendime çok değer veriyorum ve bunu yaptığım sürece etrafıma da değer verebileceğimi biliyorum. Etrafımdaki her şey ben olduğu için var ve kendimi ne oranda geliştirirsem etrafımı da o oranda anlar ve yararlı olabilirim.    Nerede, ne zaman ve nasıl doğacağınızı seçemezsiniz. Nerede ve nasıl öleceğinizi de seçemezsiniz. Ama nerede, nasıl yaşayacağınızı pekala seçebiliriz. Yeter ki bunun için çaba gösterin.    Değerli bir benliğiniz ve değerli bir hayatınız olsun.   Talat Halman diyor ki : "Dünya sizin için bir şaheser olsun ve dünyaya şaheserler sunun. "    Dünya şaheserler sunmanın yolu sizin bir şaheser olmanızdan geçmeyebilir ; ama kendinizle ilgili en iyiyi yakalama...

Kim Olduğumuz

     Hindistan'da bir sucu,boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su taşırmış.Kovalardan biri çatlakmış. Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan patronun evine ulaşan kova uzun yolu dolu olarak tamamlarken, çatlak kova, içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabilirmiş. Bu durum iki yıl boyunca her gün böyle devam etmiş.Sucu her seferinde patronun evine sadece bir buçuk kova su götürebilmiş. Sağlam kova başarısından gurur duyarken, zavallı çatlak kova görevinin sadece yarısını yerine getiriyor olmaktan dolayı utanç duyuyormuş.       İki yılın sonrasında bir gün çatlak kova ırmağın kıyısında sucuya seslenmiş: "Kendimden utanıyorum ve senden özür dilemek istiyorum. " "Neden ? " diye sormuş sucu. "niye utanç duyuyorsun ?"  Kova cevap vermiş : " Çünkü iki yıldır çatlağımdan su sızdığı için taşıma görevinin sadece yarısını yerine getirebiliyorum. Benim kusurumdan dolayı sen bu kadar çalışmana rağmen, emeklerinin t...